top of page

PROJE : EVT S1

Bu yazı, tarafımdan, proje hakkında ve teknik anlamda eksik gördüğüm bilgileri tamamlamak amacıyla yazılmıştır.                                                                                                                                                                                                                                                                                         Raşit KARAKUŞ

 

 

Amaç:

   Elektrikli araç üretimi (Özellikle M1 sınıfı)  konusunda gerekli bilgi ve donanımı elde etmek. Bu bilgi ve donanım hemen hemen tüm araçlar için aynıdır. Benzer bilgi ve donanımla L7E sınıfı küçük şehir içi bir otomobilden, 7 kişilik crossover araçlara ve hatta toplu taşıma araçlarına kadar üretim ve tasarım mümkündür. Bu elde edilen bilgiyle 5-10 senelik değil asgari 20-30 senelik bir gelecek yatırımı yapılması hedeflenmiştir. Bu yatırım ülkemize ve halkımıza yatırımdır. (büyük firmaların tarihçelerini okumak bu amacın daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır)

Neden spor araç:

 sebep 1:  yüksek kapasiteli seri üretim donanımı gerektirmeyen, nispeten daha kolay üretilebilecek parçalarla yapılabilmesi. Ayrıca bu yüksek donanımla üretilen parçalar, tek seferde yapılıp takılıp kullanılırken çok fazla değişime izin vermez. (örnek: Macpherson süspansiyon). Bu da prototip doğasına aykırı bir durumdur.

  sebep 2: eğer piyasaya yeni çıkacak bir ürün peşindeyseniz, ürünün dikkat çekmesi, ilgi toplaması gerekir. Sokakta yürürken yüzlerce araba kimsenin dikkatini çekmezken, nadir görülen bir spor araç hemen herkesin dönüp bakmasını sağlar. Aynı şey medya üzerinden yapılacak tanıtım için de geçerlidir.

  sebep 3: elektrikli araçların maliyeti yüksektir. Piller, motor, motor sürücüsü, pil yönetim sistemi gibi donanımlarla birlikte bu donanımı bir arada çalıştıracak yazılım hazırlamak ciddi bir maliyet kalemidir. İster 2 kapılı spor araba olsun ister 4 kapılı aile aracı bu donanım ve yazılımlar aracın maliyetini ciddi oranda arttıracaktır. 100 yılı aşkın süredir otomobil üreten ve yıllık üretimi 100binlerle ölçülen firmalar alışılagelmiş araçları (4 kapılı otomobiller, suv, crossover vs ) çok düşük maliyetlerle üretim bandından çıkarabilmektedir. Bu maliyetle üretim yapan firmaların araçlarına elektrikli araçların fiyat olarak rakip olması günümüz teknolojisinde imkânsıza yakındır. Ama iş spor araba olduğunda bu sınıf araçların maliyetleri her zaman yüksek olduğu için bir rekabet söz konusu olabilmektedir. Özetlersek Kimse 60-70bin TL ye FIAT EGEA (ve muadili) araç dururken, gidip sırf elektrikli diye 150-200bin TL verip aynı sınıf araç almaz. Ama 300-400bin TL ye Porsche Caymen (ve muadili ) araç varken 150-200bin TL ye aynı güzellikte ve hatta sürüş zevki daha yüksek bir elektrikli spor otomobil alabilir.

 

Maliyet:

   EVT S1 projesinin toplam maliyeti 2milyon TL civarındadır. Bu maliyete 11 kişilik ekibin maaşı (3,5yıl boyunca) , tasarım yazılımları, üretim kalıpları, hammadde, elektronik donanım, elektrik donanımı, araç içi donanım, camlar, farlar… her şey dâhildir. Otomotiv sektöründe maliyetler ve harcamaların milyon değil milyar mertebesinde olduğu göz önüne alınırsa bu çok çok cüzzi bir maliyettir.

   EVT S1 içinde 30KwH den fazla pil bulundurmaktadır. Lityum tabanlı bu pillerin maliyeti 12bin amerikan doları civarındadır. Piller ithaldir. Bu pillerin hammaddesi olan lityum kaynakları büyük oranda Çin'dedir. Bu piller hammadde teminiyle Türkiye’de üretilebilir. Bunun için bir şirketin kullanılabilir güvenli bir pil yapması için uzun süre çalışması gerekir. Yurt içinden bir firmaya bu pilleri ürettirmenin maliyeti sadece iki araçlık pil için  (en iyimser tahminle) 300-500 bin TL  ‘yi bulacaktır. Bu maliyet seri üretimde önemli değildir. Ama sadece bu sektörde 2 prototip için bu maliyetle pil ürettirene mühendis denir mi; tartışılır.

   Aynı şekilde arabanın motoru dünyada 3-5 firmanın ürettiği tipte yüksek teknolojili bir motordur. Ülkemizde de pekala üretilebilirdir.  Ama sadece 2 araç prototipi için motor argesi kurup 2 motoru 300-500bin liraya maledip araca takmak yine mühendislikten uzaktır. Zira bu motoru aldığımız firma milyar dolar seviyesinde büyüklüğe sahip bir devlet firmasıdır.

Aynı şeyler motor sürücüsü, pil yönetim sistemi, araç içi kontrol sistemleri v.b. gibi sektörde olmayanların kesinlikle haberi bile olmayan onlarca parça için geçerlidir.

Sonuç olarak her şeyi yerli olarak prototiplenseydi bu projenin maliyeti –sadece 2 araç için- 10milyon lira olurdu.

   Aracın tahmini piyasa fiyatı üzerinden pek çok yorum yapılmıştır. 150bin TL/50bin dolar olarak o dönemde öngörüde bulunulmuştur. Araçta kullanılan ekipmanlar dünyadaki en yüksek teknolojiye sahiptir ve bir o kadar da pahalıdır. Tek bir araçta AR-GE maliyeti hariç ana donanım 25-30bin Amerikan doları değerdedir. Bu Teknolojinin maliyetidir. Onun haricinde araçta kullanılan diğer donanımlarla birlikte zaten fiyat 50bin dolara yakındır(AR-GE maliyeti hariç: bunu yapan mühendisler fotosentezle yaşamıyorlar!).  Dolar olarak maliyet hesabı yapılmasının sebebi, bu ölçekteki projelerde her zaman uluslararası ticaretin olması gerekliliğidir. Bir pil yönetim sistemini yerli yapmak için kimse gidip önce transistör fabrikası kurmaz. Araç tahmini satış bedelinin hem TL hem dolar olarak verilmesinin sebebi de projenin uluslararası alanda da yankı bulması  ve hedef piyasanın sadece yurt içi olmamasıdır.

      Sonuç olarak aracın satış tahmini fiyatı zaten kullanılan donanım ve üretim maliyeti kadardır. Bu proje çıktısıyla amaç kimseyi sömürmek, kazıklamak değil, ülke için katma değeri yüksek bir ileri teknoloji ürünü ortaya çıkarmaktır.

    Bu fiyatı karşılaştırırken aynı sınıf otomobillerle kıyaslamalı, ona göre yüksek ya da ucuz demelidir. Bugün piyasa değeri 75Milyar dolara yakın olan ve her gün üretim bandından 10binlerce araç çıkartan Volkswagen’in (ya da muadil firmaların ) aynı sınıfta bile olmayan araçlarıyla kıyaslayıp, o paraya şu alınır, bu alınır demek bir cehalet göstergesidir.

Araç neden yerli: 

   Bir aracı bir ülkeye, bir gruba ait kılan şey parçaların menşei değildir. Kimse Mercedes otomobile içinde Fransız motoru var diye “Alman arabası değildir” diyemez. Çünkü o aracın tüm süreçlerinde Alman Firması söz sahibidir. Bu da bu aracı Alman aracı yapar, onu hala bir Mercedes yapar.

   EVT S1 model araç Hacettepe Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü hocaları (biri ben olmak üzere) ve bu bölümde yetişmiş mühendisler tarafından, üniversite olanaklarıyla tasarlanmış ve üretilmiştir. Dışarıdan tek bir gram beyin gücü desteği alınmamıştır. Bu projeye kâğıt üzerindeki tek bir çizgiyle başlanmış ve bütün süreç bu mühendis ekibi tarafından yürütülmüştür. Araca isteğimiz motoru takmanın, istediğimiz pili kullanmanın, istediğimiz şekli vermenin gücü bu arabayı yerli yapar. Tasarımcı olarak bu arabaya gerekirse yerli ARGE birimi kurar, yerli motor ürettirebiliriz. Ama başka bir yerden bunu temin etmek daha faydalıysa o yola gidilir. Bu faydanın analizi de yine mühendislerin işidir.  Arabayı yerli yapan, bize ait kılan işte bu kararı verebilmektir.

    Diğer taraftan bizler sihirbaz ya da mücize yaratacak insanlar değil, sınırlı kaynakları en iyi şekilde kullanmaya çalışan bir grup mühendisiz.Her şeyi aynı anda ve mükemmel bir şekilde yapmak bize mahsus bir özellik değildir.

   Ama şunu herkes bilmelidir ki EVT S1 her bir cıvatasına kadar hesaplanarak yapılmış bir yüksek mühendislik ürünüdür. Ve bu mühendislerin tamamı bu ülkede eğitim almış bu ülkenin evlatlarıdır.

Tasarım:

    EVT S1 tasarlanmaya başladığında daha önceden araç tasarımı yaptığı söylenen bir kişi üst yönetimce istihdam edilmiştir. Bu kişinin otomobil tasarımından salata yapmak kadar anladığı anlaşılınca işten el çektirilmiş ve teknik çizim için yeni bir kişi istihdam edilmiştir. Tasarım ekibinin direktifleriyle çizim yapan bu kişi, bir sabah çizimleri alıp gitmiştir.(Baya çantasını alıp, kendisine talimatla çizdirilmek suretiyle oluşan tasarım dosyalarını “bunlar benim” diyerek gitmiştir. Kendisini Allah’a havale ettik)   Proje başladıktan 1 sene sonra bu iki çalışan (çalışmayan) yüzünden elde sadece bir araç silueti kalmıştır. Ve tasarım proje başladıktan tam 1 sene sonra 0’dan ele alınmıştır. Tasarım için kurslara gidilmiş ve üzerinde 100lerce mesai saati harcanarak finalize edilmiştir. Aynı şekilde araç iç tasarımı da 0'dan ele alınmıştır.

   Tüm bu süreçleri yürütürken, üretimde kullanılacak yöntemler göz önüne alınmıştır. Yani yapılan hiçbir şey sebepsiz değil, her zaman belli başlı kısıtlamalara göre yapılmıştır. Daha önce böyle bir sürece katılmamış/tanık olmamış kişilerin, yorum yapmadan önce biraz ders çalışması gerekmektedir.

    Gerek iç, gerekse dış tasarımda kimileri fark edilebilen, kimileri fark edilemeyen diğer araçlardan alınma parçalar kullanılmıştır. Bunlardan bir tanesi iç tasarımda otomotivi çok iyi bilen! kişilerce hemen fark edilip!  yerilen hava üfleçleridir. En ucuz otomobilin bile hava üfleçleri incelendiğinde içinde bir mekanizma olduğu, en az 4-5 parçadan oluştuğu gözlemlenebilir. Bu üfleç parçalarının tamamı plastik enjeksiyonla yapılır. Bu üretim için metalik kalıplar hazırlanmalıdır. Bu parçalar üretildikten sonra düzgün çalışacak şekilde montajının yapılması gerekmektedir. Tabi tasarım, bilgisayar modelleme, mekanizma sentezi, mekanizma analizi, malzeme tayini gibi ön çalışmaların yapıldığı varsayılarak. Tüm bunlar göz önüne alındığında sadece hava üfleci için en iyimser tahminle 50-60 bin TL maliyet söz konusudur. Bu parça en basit parçalardan birisi olup kilit mekanizması, menteşeler, aydınlatma ekipmanları… gibi çok daha karmaşık parçaların maliyetini ortalama zekaya sahip herhangi biri tahmin edebilir. 2 prototip araç için iç ve dış trim parçalarını sıfırdan üretip bunu maliyete eklemek yine mühendislik değildir. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Örneğin iç dikiz aynası: en basitinden bir bağlantı kolu, bir dış kılıf, bir gece sürüş mekanizması için harcanacak emeği ve parayı tahmin etmek zor değil. Dikiz aynalarının dış bükey yapıda olduğunu bile bilmeyen, ya da cama bu dış bükeyliğin nasıl verildiğinden bi haber insanların da bu konuda biraz ders çalıştıktan sonra yorum yapması daha yerinde olur. (elektrikli dış dikiz aynasını anlatmak ayrı bir sayfa gerektirir)

Ana akım üreticilerde bu basit görünen aksamlar için ayrı ayrı birimler çalışmakta ya da yan sanayi üreticilerinden destek alınmaktadır. Unutulmamalıdır ki EVT ekibi 10-11 kişiden oluşmuştur. Bu kadar küçük bir ekip olmasına rağmen, her parça ayrı ayrı ele alınmış, önemli bir kısmı sıfırdan üretilmiş, uygun olan parçalar temin edilip araca takılmıştır.

Bir aracı tasarlamak demek “kapısı şöyle olsun, çamurluk böyle olsun” vs  vs  demek değildir. Bir aracı tasarlamak estetik bir değerlendirme kadar üretilebilirliği, malzeme temin edilebilirliği, maliyeti, faydayı, işlevselliği, dayanımı da gözeten bir çalışmalar bütünüdür. Amaca göre ve yerine göre bu kriterlerin hangisinin ön plana çıkacağına karar verilir.

   Yapılmış bir işi eleştirmek her zaman yapmaktan çok daha kolaydır. Yapılmış bir işin perde arkasını bilmeden, konu hakkında bilgi sahibi olmadan yermek, hor görmek, bilerek ya da bilmeyerek faydalı bir işi baltalamaktan öteye gitmeyecektir. Ayrıca uzmanlık gerektiren bir alanda konuya haiz olmadan, alanında uzman kişilerin çalışmalarına akla gelen ilk yorumu yapmak da bir cehalet göstergesidir. Bu projede çalışan insanların her biri en az 2-3 adam yükü kadar bu proje için çalışmış uzman kişiler olup, bu yoğunluğun arasında bile her türlü soru ve görüşe cevap vermekten geri kalmamıştır. Anlaşılmayan noktalar için soru sormak yeterlidir.

 

 

Akıbet:

   EVT S1 projesi yerli olanaklar ve kaynaklarla 2 adet elektrikli spor araç prototipi yapmak üzere başlatılmıştır. Bu prototiplerin en önemli özelliği tekrar edebilir üretime yani seri üretime uygun olmalarıdır. Seri üretime geçmesi için çok uzun süren tasarım aşamalarından geçmiştir.

Projeye başladıktan 3buçuk sene sonra tüm maddi zorluklara, tüm yönetimsel ve teknik sıkıntılara rağmen ekip 1.prototipi tamamlamış ve halkın beğenisine sunmuştur. Ayrıca 2.prototip yürür hale getirilmiş, sadece montajı ve boyanması kalmıştır. Ancak 2015-2016 yılbaşı arifesinde Hacettepe üniversitesinde rektörlük seçimi yapılmış ve rektör değişmiştir. Gerek yeni rektörün projeye sıcak bakmaması, gerekse eski yönetimde haklarında terör örgütü üyesi olmak kadar ağır suçları içeren çalışanların olduğu iddiaları (sadece duyumlar ve ve medya bilgisidir)  sebebiyle 2016 Ocak itibariyle EVT firmasının tüm faaliyetleri durdurulmuştur.  Ayrıca bu gibi kapsamlı sanayi hamlelerinde gerekli olan devlet desteği bir türlü sağlanamamıştır.

   EVT ‘nin faaliyetlerinin durdurulması kararı o kadar ani alınmıştır ki, 2.prototipin tamamlanması için gerekli 10bin TL bile temin edilememiştir. Oysaki mühendisler projeyi tamamlamak için maaş almadan çalışmayı göze almışlardır. Nitekim 3 ay boyunca maaşlarını da alamadıkları için işlerini terk etmek durumunda kalmışlardır. Ayrıca çalışanların hiç biri şirkette kalan tazminatlarını aradan geçen zamana rağmen henüz alamamışlardır. Hisseleri, özel 2 firma ve Hacettepe Teknokente ait olan şirket şu an sadece kâğıt üzerinde mevcut olup, hiçbir üretim/tasarım faaliyeti yürütülmemektedir.

Sonuç olarak bu ülkenin yetiştirdiği mühendis ve bilim adamlarının, sektörü bilen herkes tarafından alkışlanan çalışması yüzüstü kalmış durumdadır. Proje ekibinin, tamamen kendi dışlarında cereyan eden ve kontrol etmeleri mümkün olmayan olaylar/kişiler nedeniyle, projenin yarım kalmış olmasından duydukları üzüntüyü tarif etmek imkânsız.

     Biz milletimizin gurur duyabileceği, katma değeri yüksek, uzun vadede ülkenin kalkınmasında pay sahibi olacak ve en önemlisi bizim bize yetebileceğimizi gösterecek bir proje yapmak istedik. Sadece bilim ve üretim için çalışmış olan ekip olarak, Biz hala umutluyuz.

Tamamlanmış EVT S1 ve yarım kalmış S1 halen Hacettepe Üniversitesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü, otomotiv laboratuvarında bulunmaktadır. Ayrıca burada aracın tüm üretim süreçlerini de görmek mümkündür.

bottom of page